guangzhou!

Guangzhou havaalanına indiğimde, neyle karşılaşacağımı pek bilmiyordum. Polis kontrolünden geçtim, kamera ile fotografınızı çekiyorlar. Bir de en sona kaldım sırada, tek basıma gerildim biraz.
Havaalanından çıkıp otele geldim, bu sırada yolda giderken farkettimki ben bir metropoldeyim, ışıl ışıl binalar, büyük toplu konutlar, çılgın gibi birbirine bağlanan otoyollar.

Burası Çin’in üçüncü en büyük kenti, 14 milyona yakın nüfusu var. Sabah uyandığımda ise ilk işim opera binasına gitmek oldu, otele yakın bir yerdeydi o yüzden taksiye binecektim, ama oncesinde operanın yerinin çincesine bakıp bir kağıda yazmam gerekti. Burda adres sorarken, taksi şoförüne adresi gösterirken faydalı olan birsey bu.

20110818-024659.jpg20110818-024717.jpg20110818-024727.jpg20110818-024735.jpg20110818-024742.jpg20110818-024756.jpg20110818-024809.jpg

Opera binası ile karsı karşıya geldigimde aynı Wolfsburg’da hissettiğim gibiydi, uzaydan birsey gelmiş daha önce karsilasmadigimiz ve onu anlamaya çalışacaktım simdi. Zaha Hadid’in zemini kullanması o kadar başarılı ki binanın dış mekanında akıp gidiyorsunuz. Rampalar egimli yüzeyler, özellikle attıgı gölgeleri cok sevdim ben.

Bina finans merkezi olan bölgede, cevresinde zaten bir çok yeni bina mevcut.

20110818-025255.jpg

Binanın içerisine gezi düzenleniyor, geziye katıldım ama rehber turun çince olacağını söyledi. Ben de peki demek durumunda kaldım, merak ettigim yerde İngilizce sorabiliyordum. Binanın girişinde geniş bir lobi var ana sahneye bağlanan, oradan girip başlıyoruz. Ana sahneyi gezdirmiyorlar, iki kütleden olusan binanın diğer kısmı cok amaçlı salon onun içerisindeki bir sahneyi geziyoruz. 20110818-025450.jpg20110818-025508.jpg20110818-030352.jpg20110818-030405.jpg20110818-030423.jpg20110818-030440.jpg20110818-030450.jpg20110818-030501.jpg