Son Durak İzmir



Seyahatimin son durağı olan İzmir’de getto mahallelerini incelemek üzere Ali Arman ile birlikte 17 ve 18 Eylül tarihlerinde geniş kapsamlı bir tur düzenledik. Yaptığım ön araştırmalar sonucunda İzmir Kadifekale etrafına yerleşmiş ve bazı sınırlayıcı etkenler ile kent yaşantısıyla fiziksel ilişkisini sürdürmüş mahalleleri inceleme ve halktan insanlarla konuşma fırsatı bulduk.




Ballıkuyu, Tepecik gibi bu tepenin eteklerine ve yakınlarına kurulmuş mahallelerde insanların göç eden, yani dışarıdan yerleşmiş bir gettolaşma unsuru teşkil ettiğini gözlemledik. Anadolu’dan gelerek buralara yerleşen halk merkeze yakın olmalarından dolayı, bitişiğinde gelişen kent yaşamına hizmet eden bir istasyon niteliğinde diyebiliriz. Yine eğlence kültürüne midyeci, inşaatlara amele ve birçok yevmiyeci sınıfı bu mahallelerde yaşamını sürdürüyor. Sanılanın aksine tehlikeli bir yaşantıları olmayan bu Anadolu insanının gelecek için de muhteşem bir planlaması da yok. Birkaç nesil önce yerleşmiş ailelerle yaptığımız sohbetlerde, hala eğitim düzeyinde bir ilerleme olmadığını okuyanların ise iş bulma zorluğunu kentlilerden daha fazla çektiğini aktardılar.


Tepecik mevkiine indiğimizde bakımsız evlerin, kirli sokakların burada da devam ettiğini görüyoruz. Tepeden gözüken yeşil fuar alanı ve kentli yaşamının sürdüğü bölge Tepecik’e bitişik tren yolu ile kesin bir şekilde ayrılmış durumda. Bizlere derslerde anlatılan sınır tanımlamanın ve birçok kavramın çalışır şekilde ilk örneğini burada gördüm diyebilirim. İzban tren hattı getto ve kent arasındaki sınırı çekmiş, üzerinden geçen üst geçitler ise bağlantıyı sağlayan kılcallar şeklinde muazzam bir fotoğraf sunuyor.




Bu bölgeden geçerek vardığımız Kordon, Alsancak gibi yoğun ticari ve yaya yumağında gördüğümüz resimler ise bir öncekilerini destekler nitelikteydi. Kordon Boyu etrafınıza bakarak yürüdüğünüzde korunmuş birkaç tescilli binayı sıkıştırarak ezen, yüksek gelirlilerin göç edişi ile oluşan yine yüksek tabaka gettolaşması diyebileceğimiz bir omurga hastalığı sezebiliyorsunuz. Düşük sınıfa maddi olarak üstün gelen rant sisteminin, ilerleyen zamanlarda bu apartman sahiplerine de üst gelecek bir mekanizmayla daha yüksek, daha çok gelir getiren bir kentsel dönüşüm projesine dönüşeceğini görmek zor değil. Kadifekale çevresinde başlamış olan dönüşüm yeşil alan ana fikriyle çıkılmış bir proje fakat uzun süre geçmesine rağmen yeşillendirme çalışmaları başlamaması insanı düşündürüyor. Her şeye kuşkuyla yaklaşmayı borç biliyor insan bu akıbeti görünce. Muhteşem bir konuma sahip olan bölgede ve ilişiğindeki tüm yaşam yumaklarında yaşayanları rahatsız edecek durumların çıkması an meselesi. İstanbul’da Fikirtepe ve Tarlabaşı’nda çıplak gördüğümüz mevzu burada örtülü duruyor. Ya da bir yerlerde açık da benim haberim olmamış.