New York final!

Mexico City’e hemen başlamak için New York’taki son günümü biraz hızlı gececeğim.

İrene yüzünden gündüz gözüyle Brooklyn’e gidememiştim. Brooklyn’e doğru bir metroya atladım, metronun içerisindeki insan profili yavaş yavaş değişmeye başladı, geçtiğimiz fiziksel cevrede. Ölçek daha küçülmüş, insan ölçeğinde yaşayan bir yere dönüşmüştü. Sokaklar Manhattan’a göre daha duzensiz ama daha insansiydi. Brooklyn metrosunda halen su vardı, zaten İrene asıl burayı vurmuştu. Ama sonradan öğrendiğime göre bu kasırgaya özel bir sey değil, yağmur yağdığında böyle durumlarla karşılaşılabiliniyormus.

20110902-012814.jpg

20110902-012827.jpg

Burdan Queens’e PS.1’a gittim. MoMA’nin sehrin içerisinde başka bir galerisi burası, aynı zamanda kamusal bir alanı var, her sene genc mimarlar programı içerisinde farklı bir grup buranın tasarımını yapiyor. Cumartesi akşamları da partiler gerçekleşiyormuş ama o gun evde tıkılı olduğumdan görmek nasip olmadı. Burası için ayrıntılı bir yazıyı 10 saatlik Buenos Aires yolculuğuma saklıyorum.

20110902-012923.jpg

20110902-012917.jpg

20110902-012908.jpg

Aksama doğru arkadaşlarımla son yemeği yemeden Times Square’a gittim. Onlarca led ekran, tursitler, her yerde başka bir ses.. Bir lunaparkın özel ışıklı bölümü gibiydi, etkileyici miydi? Bilemiyorum, eğer bilim kurgu filmleriyle haşır neşirseniz normal bulabilirsiniz.

20110902-013052.jpg

20110902-013103.jpg

20110902-013110.jpg

20110902-013057.jpg

Yemek yedikten sonra Soho Room diye bir bara gittik, klasik bir yerdi. Ama gecenin efendini değiştiren barda buluna “jukebox” oldu. Ben gittiğim her yerde bu müzik kutuları ile oynamayı çok severim hiç boş gecmisligim yoktur. Şarkılara bakarken türkce şarkı bulmak aklıma gelmedi, tam bu sırada Hayrettin Tarkan’dan bir giriş yaparak, mekandaki insanlara ilk sinyali verdi diyebilirim. Daha sonra ben şarkılara bakarken “Trakya karşılaması”ni buldum ve çalmaya başladım. Bu tip bozulmalar hoşuma gidiyor, ben Yunanistan’da erasmus yaparken litvanyali bir arkadasım Türk halk müziği ile halay çekiyordu, bu da kısmen onun gibi birseydi. İnsanlar önce ne olduğunu anlatamadılar, hatta garson gelip şarkının adını okumaya çalıştı, onun da ses kaydı var gayet neşeli. En son baktığımızda barın etrafında iki kadın gerdan kırarak dans ediyordu. Bence New York için çok iyi bir kapanış oldu bu an, kültürlerin eridiği birbirine karıştığı bu kenti ancak böyle enstantaneler biraz olsun anlatabilirdi.